Rusya-Ukrayna savaşı çok kısa bir süre sonra kanlı 1 yılı geride bırakmış olacak.
2022 yılının ilk günlerinde savaşın kaçınılmaz olduğunu dile getiren Rusya Devlet
Başkanı Vladimir Putin’e karşılık, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’de bazı
AB ülkeleri ve ABD’nin talimatları doğrultusunda ‘SAVAŞ’a ‘SAVAŞ’ ile cevap vermiş
o günden bugüne 200 binden fazla can kaybı, 20 milyona yakın insanın ise yer, yurt
değişikliğine sebep olmuştur. (Askeri ve Sivil maddi kayıpların bilançosu ise
hesaplanmayacak kadar fazla) . Türkiye ve birkaç sağduyulu ülke hariç neredeyse
tüm ülkeler dünya kupası maçlarını izler gibi savaşa seyirci kalmış hatta bazı ülkeler
savaşın daha da şiddetlenmesi için Ukrayna’ya sınırsız silah ve lojistik destek
sağlamaktadırlar. Savaşın şiddetlenmesine zemin hazırlayan bazı ülkeler Rusya’yı
adeta tarihten silmek için yaptıkları kirli planlar dışında, Zelenski’yi kendi ülkelerinin
Parlamentolarında konuşmacı olarak davet edip aynı zamanda meclislerinde
Ukrayna Ordusu için milyar dolarlık para yardımı adı altında bütçe
onaylatmaktadırlar. Hal ve durum böyle olunca savaşın barışa dönüşme süreci
tarihsel olarak çok ırak olarak gözlenmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan savaş başlamadan önce her iki kardeş ülkenin aralarındaki meseleyi masada sulh şeklinde bitirmesi için büyük uğraşlar verdiği dünyaca bilinmektedir. Ayrıca savaşın başladığı tarihten bugüne kadar her iki ülke arasında arabuluculuk yapan, Rusya- Ukrayna arasında silahların susması ve iki ülkenin barış görüşmelerine başlaması için çalışan tek lider Erdoğan’dır. Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres riyasetinde
22 Temmuz 2022'de imzalanan Karadeniz Tahıl Girişimi belgesi kapsamında
Ukrayna limanlarından ihtiyacı olan ülkelere tahıl sevkiyatı emniyetli bir şekilde
devam etmektedir. Ukrayna Savaşının bilançosu her iki ülke için giderek artıyor.
Ukrayna lideri Zelenski’nin Batı’dan bitmek bilmeyen para ve silah yardımı talepleri;
barış yerine savaşı daha da uzun vadeli bir hale getirecek nitelikte.
Zelenski ve Batı’nın faaliyetlerine karşılık Rusya Devlet Başkanı Putin, Batı’ya enerji
kısıtlamalarıyla cevap vermeye çalışıyor. Diğer yandan karada ve havada özellikle füze saldırılarıyla Ukrayna şehirlerine ve alt yapılarına yönelik büyük hasarlar
vermeye çalışmaktadır. Batı ülkeleri Ukrayna’ya destek verdikçe Putin bunlara
cevap vermeyi kendisine adeta görev atfetmiş bir ruh halinde. Dünya’yı tedirgin
eden en önemli cevap ise Putin’in tehditlere karşı nükleer silah saldırısını hep
gündemde tutmasıdır. Putin "Rusya'ya nükleer silah ile saldırmaya karar veren
düşmandan geriye hiçbir şey kalmaz. Nükleer kabiliyetlerimizi düzenli olarak
test ediyoruz. Gelişmiş hipersonik silahlarının, Rusya'nın saldırıya uğraması
durumunda güçlü bir şekilde yanıt vermesini sağlayacağını ve ABD'nin sahip
olmadığı hipersonik füze sistemlerine sahibiz. Nükleer savaş tehdidi büyüyor.
Rusya (nükleer) ilk kullanmayacak, ilk kullanmayacaksa ikinci de olmayacak.
Çünkü nükleer silahın topraklarımıza yönelik kullanılması imkânları çok
sınırlıdır. Buna rağmen, savunma araçlarının kullanılması ile ilgili stratejimiz,
saldırıya karşı yanıt verme etrafında kuruludur" ifadelerini sıkça kullanmaktadır.
Hali hazırda dur durak bilmeden devam eden savaşın geleceğini artık ne Rusya nede
Ukrayna belirleyebilir. Nihai barışı belirleyecek aktörlerin başında BM, NATO, ABD,
AB ülkeleri ve en önemlisi Türkiye’nin olması şarttır.