Sizce sonsuzluğu algılamak mümkün müdür?
Ya da hiçliği...
Uykusuz kaldığım bir gecede zihnimi bu iki soru meşgul ediyordu.
Zihnimde dolaşan bu iki soruya verebileceğim kesin yanıtlar yoktu.
Tahmin ediyordum da şu ana dek yaşamış hiç kimsenin bu soruya verebilecek kesin bir yanıtı yoktur.
Doğrusu bu sorulara ben de kesin yanıtlar aramıyordum.
Cevaba bir arpa boyu yaklaşmak gibi bir beklentim dahi yoktu aslına bakarsanız.
Aradığım şey kendi içinde mantıklı, genel hatları belirgin, yarı kaçamak bir cevaptı.
Gece ritüelimi gerçekleştirmek üzere kendime kahve hazırladım yazıyı tamamlama umuduyla bir de sigara yaktım.
Finalde yazdığım yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Hiç doğmamış olmayı dilerdim ya da sonsuza dek yaşamayı.
Bu ikisinin tam ortası yani, ortalama insan ömrü,ortalaması her geçen gün artsada 75 yılı aşamayan insan ömründen bahsediyorum.
Sınırlılığıyla algılarımızı kapatan insan ömründen.
Bu süreyi uzun ya da kısa olarak değerlendirmiyorum ama bu sürenin insanın hiçliği ya da sonsuzluğu algılayabilmesinin önündeki en büyük engel olarak görüyorum.
Bir insan bin yıl bile yaşasa sonsuzluğu algılayabilmesi için sonsuz yıl daha yaşaması gerekir. O yüzden henüz hiç kimse yeterince yaşamamıştır.
Benzer mantıkla hareket edersek hiçliği algılayabilecek kişi de asla doğmayacak olandır.