CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bir dizi programa katılmak üzere Bursa’ya gitti. Kılıçdaroğlu ilk olarak TR Düşünce Kulübü’nün düzenlediği söyleşiye katıldı. Kılıçdaroğlu'na CHP Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık, CHP Bursa milletvekilleri, CHP’li belediye başkanları ve TR Düşünce Kulübü Başkanı Ercan Yakut eşlik etti. Konuşmasına, Irak’ın kuzeyindeki Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde şehit olan Piyade Astsubay Kıdemli Çavuş Emre Sevinç'e rahmet dileyerek başlayan CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Bursalı şehidimize Allah'tan rahmet diliyoruz. Bu ülkede her birimiz bayrağımız, vatanımız için canımızı feda etmeye hazırız. Bizler CHP olarak ifade edeyim iki kırmızı çizgimiz var. Vatan ve bayrağımız. Vatanı, bayrağı ile sorunu olmayan herkesin başımızın üstünde yeri var. Her düşünceye saygı duyarız. Düşünce farklılığının olmadığı bir yerde zaten büyüme, gelişme olmaz. Düşünce dünyasındaki büyüme ve gelişme farklı düşüncelerin birbiriyle rekabet ederek farklı bir geleceğe kapı aralamalarıdır. Bu anlamda TR Düşünce Kulübü’nün Bursa’da kurulması, yeşermesi ve Türkiye ve yurt dışına yayılması güzel bir olay. Bunu kuranlar yaşatanlar Bursa değil, Türkiye’ye hizmet veriyorlar" dedi.
“İnanç üzerinden siyaset yapanlar bu ülkeye en büyük kötülüğü yapıyor”
"Ötekileştirme aslında insan haklarına aykırı davranıştır" sözlerini kullanan Kılıçdaroğlu, şöyle devem etti:
"Bir insanı düşüncelerinden ötürü, inancından, kimliğinden dolayı ötekileştirirseniz aslında o toplumu kutuplaştırır ve ayrıştırırsınız. İnanç üzerinden siyaset yapanların, bu ülkeye en büyük kötülüğü yaptığını hepinizin bilmesini isterim. Kimin inançlı olup olmadığını sadece Allah bilir. Birisinin bir başka kişiye 'Sen inançlısın veya değilsin' diyerek suçlaması şirktir. Benim inancımı kim sorgulayabilir? Peygambere bile verilmeyen yetkiyi nasıl bir başka kişi kullanabilir? Özellikle muhafazakâr dünyadan gelen kardeşlerimin bu konuda çok duyarlı olmaları lazım. Herkesin inancının, kimliğinin benim başımın üstünde yeri vardır. Hiçbirimiz anne ve babamızı seçme özgürlüğüne sahip değiliz. O zaman benim kimliğim neden siyaset konusu olsun? Neden benim kimliğim dolayısıyla ötekileştirilmiş olayım? Kimlikler herkesin şerefidir. İnanç, herkesin manevi dünyasının zenginliğidir. Böyle bakmamız gerekiyor. Böyle bakmayıp, inancı siyasette kullanırsak kimliği, yaşam tarzını siyasette kullanırsak toplumu asıl meşgul olması gereken alandan koparıp, kendi içinde kavga eden bir topluma dönüştürmüş oluruz. Bugün Türkiye’nin geldiği nokta budur. Türkiye’yi bu noktadan çekip çıkartmamız gerekiyor. Sadece siyasetçi olarak ben değil, ülkesini seven herkesin bu konuda duyarlı olması lazım. Eğer biz bu duyarlılığı sürdürebilirsek asıl Türkiye’nin büyümesi, kalkınması için var olan sorunları çözmek için düşünce oluşturabilirsek iyiliği bu ülkeye o zaman yapmış oluruz. İşsizlik var. Nasıl çözeceğimizi tartışacağımıza, karşımızdaki insanın kimliğini sorguluyoruz. Bunu neden yapıyoruz? İşsizlik sorununu gizlemek için. Bu siyaset değildir. Bu siyaset Türkiye’ye yarar getirmez. Buradan çıkmamız lazım."