GİFED Yönetim Kurulu Başkanı Huriye Serter:
“Kadının eşit şekilde dahil olduğu TBMM hayalimiz var”
8 Mart kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolunda başlattığı mücadelenin meşalesini yaktığı gündür. Bugün bu meşale dünyanın farklı coğrafyalarında, farklı hedefler ve önceliklerle sürüyor, ancak hepsinde ortak bir amaç var, kadını görünür kılmak, erkeğin tahakkümü altındaki kadını her anlamda özgürleştirmek. Bu uğurda mücadele veren, bu farkındalık için çaba gösteren tüm kadınları 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde sevgi ve saygıyla anıyorum. Deprem felaketi ile sarsıldığımız bu süreçte yaraların sarılması noktasında Türkiye olarak büyük bir çaba içerisindeyiz. Bu süreçte deprem bölgesindeki mağdurlara baktığımızda kadınların yükünün çok daha ağır olduğunu görüyoruz. 8 Mart vesilesi ile öncelikli çağrımız depremzede bölgesindeki kadınların yükünü azaltacak, ayakta kalmalarını kolaylaştıracak sosyal ve ekonomik imkanların yaratılmasıdır. Bu konuda en başta merkezi hükümet, sonrasında belediyeler ve STK’lara büyük görev düşüyor. Seçim tartışmalarının sürdüğü bu günlerde de seçme ve seçilme hakkını dünyanın çok ilerisinde bir vizyon ile Türk kadınına veren Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden yürümeye devam etmeliyiz. TBMM’de bugün kadın oranının hiç de hak ettiği bir noktada olmadığını biliyoruz. Seçim listeleri hazırlanırken kadınları göstermelik olarak listelere koymanın ötesinde seçilecekleri sıralara koyulmaları noktasında siyasi partilerimizi takip ediyor olacağız. Kadına değer veren, kadını meclise taşıyan tüm siyasi partilerin seçimde bu sebeple öne çıkacağını da öngörüyoruz. Öte yandan İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülmesi noktasında tüm masa, ittifak ve bağımsız siyasi partilerden beklentimizi de bir kez daha ifade etmek isteriz. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde bir kez daha hatırlatıyoruz ki; Cumhuriyetimizin 2. yüzyılında kadının eşit bir şekilde dahil olduğu bir TBMM ve ekonomi hayalimiz var, başaracağız.
İZİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Betül Sezgin:
“TBBB'de daha güçlü kadın sesi istiyoruz”
Öncelikle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kadına yönelik ayrımcılığın, şiddetin önlenmesine dair bir farkındalık günü olarak tüm kadınlarımıza kutlu olsun. Tarih boyunca ötelenen, ayrımcılığa uğrayan kadınların ‘Yeter’ dediği 8 Mart, her anlamda kadının meydanlara çıkarak sesini yükselttiği bir mücadele günü olarak kutlanıyor. Bu yıl da 8 Mart’ta kadınlarımız şiddete, tacize, ayrımcılığa, ötekileştirmeye karşı sesini yükseltecek. Deprem nedeniyle kadınlarımızın o bölgede büyük zorluklar içinde olduğunu biliyoruz. 8 mart vesilesi ile depremzede kadınların desteklenmesi, kadınlara yönelik bölgede projeler üretilmesi çağrısını bir kere daha yapmak isterim. Seçim tartışmalarının sürdüğü, hangi masanın, hangi ittifakın nasıl iktidarı alacağının tartışıldığı bu günlerde tüm siyasi partilere bir çağrımız var: Kadını yok sayan siyasi tutumu kadınlar olarak biz de yok sayacağız. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kadına verdiği değer ortadayken bugün her anlamda kadınlar geriye düşmüş durumda. TBMM’de daha güçlü bir kadın sesi için siyasi partilerin milletvekilliği listelerinde kadını süs olmaktan çıkarıp meclise taşımalarını bekliyoruz ve bunun takipçisi olacağız. Kadını olmayan bir toplum yarımdır, kadını olmayan TBMM eksiktir, bunun değiştirilmesini sağlayacağız. İstanbul Sözleşmesi’nden nasıl bir gecede çıkıldıysa, aynı şekilde bir gecede geri dönülmesini sağlayacak siyasal iklimi de bu seçimlerde yaratacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın.
EGİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Şahika Yörükoğlu Aşkıner:
“Kadınlara da yarı yarıya temsil hakkı istiyoruz”
Ülkemizde ilk kez 1921 yılında kutlanan 8 Mart tarihi, 1975 Dünya Kadınlar Yılı‘nda Birleşmiş Milletler‘in "Dünya Kadınlar Günü" olarak kabul etmesiyle birlikte sokağa taşındı ve daha yaygın olarak kutlanmaya başlandı. Günümüzde Türkiye’de de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü bir kutlama, bayram günü olmasından ziyade bir mücadele, bir farkındalık günü olarak idrak ediliyor. Türkiye’nin son yıllarda kadın mücadelesinin odağı haline gelen kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri ve taciz, hala ülkemizin en önemli kadın sorunlarının başında geliyor. Kadına yönelik bu şiddet ve ayrımcılık ikliminin dağıtılmasının en güçlü silahı elbette ki kız çocuklarının eğitimidir. Eğitim alan, meslek sahibi olan kadının finansal özgürlüğü, kendisine yönelen şiddeti ve ayrımcılığı savuşturmada güçlü bir silah olmayı sürdürüyor. Depremin acısının henüz sarılamadığı noktada 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, depremzede kadınlar açısından bu yıl farklı bir anlam da taşıyor. Deprem bölgesinde bulunan kadınlar, barınmadan hijyene, çocuk bakımından hamilelerin sağlıklı ortama ulaşımına kadar bir dizi ciddi problemlerle boğuşuyorlar. Yardım kampanyalarının ilk günlerde yapılıp görece sönümlendiği bu günlerde, başta bölge STK, kamu kurum ve kuruluşları olmak üzere Türkiye’deki kadın STK’larının ve belediyelerinin kadınlara yönelik bir destek kampanyası açması gerektiğini düşünüyor ve öneriyoruz.Seçim tartışmalarının yükseldiği bu dönemde Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kurup bizlere teslim ettiği TBMM’de bugün kadının kısılmış olan sesini daha da gür çıkacak bir aritmetiğe ulaşmak zorundayız. Bu sebeple böylesi önemli bir günde tüm siyasi partilere çağrı yapıyoruz: “Kadınlara yarı yarıya temsil hakkı tanıyın” İstanbul Sözleşmesi’ni bir kez daha siyasal partilere hatırlatıyor, seçim bildirgelerinde bunun sözünü arayacağımızı ve sonrasında iktidara gelen hükümetten gereğini yapmalarını beklediğimizi ifade etmek istiyoruz.