Ege Ekonomiyi Geliştirme Vakfı (EGEV) tarafından düzenlenen 6. Ege Ekonomik Forumu, iş dünyasının yeşil dönüşümünde dikkat çeken mesajlara sahne oldu.
Forumun “Yeşil Dünyanın Anahtarı: Yeşil Enerji” başlıklı oturumunda konuşan EMA Enerji A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı ve Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ENSİA) Onursal Başkanı Hüseyin Vatansever, 2021 yılı başında sanayi tesislerinin elektriği kilovat/saat’ini 5-6 dolar cent seviyesinde tüketirken, bugün 22 dolar/cent seviyesinin görüldüğünü, 2023’te 30 dolar/sent seviyesini görülmeyeceğinin garantisi olmadığını belirtti.
// “FİNANSMANA ERİŞİM BÜYÜK SORUN”
Enerji maliyetlerinin Türk iş dünyasını rekabetçi olmaktan hızla uzaklaştırdığına dikkat çeken Vatansever, çözüm için öne sürülen yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmak isteyen firmaların ise finansmana erişimde sıkıntı yaşadığını söyledi.
Şirketlerin büyümek için ayıracakları kaynakları, mevcut durumlarını korumak için harcamak zorunda kaldıklarını vurgulayan Hüseyin Vatansever, “Böyle bir durumda yenilenebilir enerjiye yatırım yapmak zorunluluk ile birlikte lüks bir harcama gibi algılanıyor. Oysa gerçek hiç de öyle değil. Ülkemiz yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarında inanılmaz potansiyele sahip. Bugün Rüzgâr, Güneş, Jeotermal ve Biyokütle enerjisinde23 bin Megavat kurulu güce sahibiz. Hidroelektrik enerji santrallerini de eklediğimizde bu güç 55 bin Megavat seviyesine ulaşıyor. Son 15 yılda temiz enerji kaynaklarını devreye almada dünya ölçeğinde başarı kazandık ama hâlâ almamız gereken yolun başındayız…” dedi.
// “EN KIYMETLİ ON BEŞ YILIMIZI KAYBETTİRDİLER”
Türkiye’nin yenilenebilir ve temiz enerji yolculuğuna çıkmasının sebeplerinin sorgulanması gerektiğini kaydeden Vatansever, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bizler on beş yıl önce de ülkemizin bu büyük potansiyeline dikkat çekerken ‘Bu pervaneler mi bizim enerji ihtiyacımızı karşılayacak?’, ‘Bu paneller mi bizi kalkındıracak?’, ‘Tavuklarımızın pisliği ile mi enerji üreteceğiz?’ gibisinden müstehzi sorularla karşılaşıyorduk. Bu cümleleri kuranlar maalesef Türkiye’nin en kıymetli on beş yılını kaybettirdiler. Bugün geldiğimiz noktada, dünyanın tüm gelişmiş ülkeleri, yani bizim ihracat pazarlarımız, hızla hidrokarbon kaynaklı enerji üretiminden uzaklaşıyorlar. Bizden çok daha kıt yenilenebilir enerji kaynak potansiyeline sahip ülkeler, bizden çok daha ilerideler. Almanya bizden yüzde 60 daha az güneş alırken, nasıl oluyor da bizde 7 kat daha fazla güneş enerjisinden elektrik üretiyor? Yenilenebilir enerjiye geçiş için uygulanması gereken yol haritası, öncelikle ithal kaynaklara bağımlılığın bir geri kalmışlık göstergesi olduğunu anlamakla başlar.”
KUTU
“AYAĞIMIZIN ALTINDAKİ JEOTERMALE
DÜŞMANLIK EDELİM, 4 BİN KM ÖTEDEN
GETİRDİĞİMİZ DOĞALGAZLA ISINALIM”
Hüseyin Vatansever, Türkiye’nin birincil enerji kaynaklarında hâlâ yüzde 70 oranında ithalata bağımlı bulunduğunu, bu ithalatta en önemli payın doğalgaza ait olduğunu anımsattı.
Türkiye’nin bir yıllık doğalgaz tüketimi olan 61 milyar metreküpün yaklaşık üçte birinin konut ısıtmasında kullandığı bilgisini veren Vatansever, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Jeotermal kaynaklarımız, evlerde ısınmak için tükettiğimiz 20 milyar metreküp doğalgazı rahatlıkla karşılayabilecek güçte. Başta Aydın’ın, Denizli’nin, Manisa’nın, İzmir’in ve daha pek çok kentimizi, ilçelerimizi, ayaklarımızın altındaki sonsuz kaynak jeotermal ile ısıtabiliriz. Bugün 155 bin seviyesinde olan jeotermal ile ısınan konut sayısını 5 milyona çıkarabiliriz. Hele hele ayaklarının altından jeotermal enerji fışkıran Aydın’ın ilçelerinde belediye başkanlarının ‘Müjde, ilçemize doğalgazı getirdik’ afişleri asmalarından daha acıklı bir durum düşünemiyorum. Ayaklarımızın altında hazır duran kaynağa düşmanlık edelim, buna karşılık 4 bin kilometre öteden kıt dövizimizi harcayarak satın aldığımız doğalgazı ‘çevreci kaynak’ diyerek el üstünde tutalım. İstenen bu ise yaptığımız iş doğru demektir.”