DEÜ Su Kaynakları Yönetimi ve Su Kaynaklı Doğal Afetlerin Kontrolü Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUMER) Müdürü Prof. Dr. Okan Fıstıkoğlu, Ege Bölgesinde yağışların yıllar arası değişimlerine bakıldığında yaklaşık 7 yılda bir kurak dönemlerin karşılarına çıktığını ancak bu sürecin geride kaldığını belirterek, "Barajların dolması yıllar alacaktır. Dolayısıyla tarımdaki sulamada da tasarruf yapmalı, kesinlikle rehavete kapılmamalıyız. İsraf etmeden gerek içme suyunda gerek sulama suyunda gerekse sanayide tasarrufuna öncelik vermemiz gerekiyor" dedi. Ege Bölgesinde son yıllarda sıcaklık artışlarına paralel olarak, yağışlarda dikkati çeken azalmalar dikkati çekiyor. Ege Bölgesinde son 2 yıldır yağışlar ortalamanın altında seyrediyor. 2021 yılınının eylül ve ekim dönemi yağışları ortalamanın yüzde 20 altındayken, 2022'de yağışların ortalamanın yüzde 7 altında seyrettiği görüldü. Bu yıl ise nisan ayına kadar yağışlar yine ortalamanın altında kaldı. Normale göre yüzde 30 az yağış düştü. Nisan ayıyla birlikte yağışların ortalamanın üstüne çıkması, sevirdirdi. Geçen yıl .. ken, bu sene ortalamanın yüzde .. üzerinde yağış düştüğü görüldü.
DEÜ SUMER Müdürü Prof. Dr. Okan Fıstıkoğlu, 2021-2022 ve 2023 su yılının ilk yarısının kurak yıllar olarak tanımlamak mümkün olduğunu, nisan 2023'den sonra sulak bir dönemin başlangıcı olabileceğini belirtti.Açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Okan Fıstıkoğlu, "Bölgemizdeki yağışların yıllar arası gidişlerine baktığımız zaman yaklaşık 7 yılda bir kurak dönemler karşımıza çıkmaktadır. Bazen 5 bazen 8 yılda bir görülen kuraklık gidişini bölgenin yıllık yağışlarında izlemek mümkündür. 1999-2000 kuraklığından sonra 2007-2008 kuraklığı bölgedeki en şiddetli kuraklık iken 2016-2017 yılları yine ortalama yağışın altında yağış alan yıllar olmuştur. 2021-2022ve 2023'ün ilk yarısı ise bölgemizde arka arkaya kurak geçen nadir 3 yıldan birisidir. Umarız 2023 yılı kuraklığın son bulduğu yine Ekim 2023 den itibaren sulak bir döneme girilen yıl olur. Mayıs Haziran 2023 aylarındaki yağışlar umutlanmamıza vesile oldu. Aksi halde 2024 su yılının da kurak geçmesi bölgemizde ve Türkiye'de su kaynaklı ekonomik ve toplumsal sorunların gözlenebileceği bir yılın habercisi olacaktır. Çünkü 2024 yılının da kurak geçmesi hem içmesuyu hem de tarımsal amaçlı ihtiyaçlarımızın ciddi ölçüde karşılanamamasına neden olacaktır. Umarız kurak döngünün sonuna gelmişizdir ve 2023 Ekim ayından itibaren yeniden yağışlı bir yıla gireriz.Barajlar yıllar arasında düzenleme yapan su yapılarıdır. Bugün barajlarımızda 3-4 yıl önceki yağışlardan gelen suları depoluyor ve kullanıyoruz. Son 3 yılın kurak geçmesi Ege bölgesindeki barajlarımızda su seviyelerinin önemli ölçüde azalmasına neden oldu. Örneğin içmesuyu amaçlı Tahtalı barajını göz önüne alacak olursak geçen yıl %70 dolu olan baraj, bu sene %40 doluluğa sahip. Tahtalı barajı 2024 su yılına neredeyse boş girecek ve kendini toparlaması 3-4 yıl sürecektir. Bu nedenle ümit edelim ki önümüzdeki 2024 su yılı (Ekim 2023 den itibaren) sulak geçsin ve barajlarımız dolsun. İzmir'de içmesuyu açısından tehlikeli bir durum şimdilik görünmese de tarım açısından sulama barajlarımız alarm veriyor diyebiliriz. Çünkü bölgedeki pek çok barajımızda su seviyesi minimum doluluklara yakın. En büyük baraj olan Demirköprü barajımızda doluluk Nisan başında 0 (sıfır) mertebesindeydi, son Nisan ve Mayıs yağışları ile %19 seviyelerine ulaştı. Şüphesiz bu su ile yeteri kadar suyu verilmesi mümkün görülmüyor. Bu durumda çiftçilerimiz zaten çok derinlere çekilmiş olan yeraltı suyuna yüklenecek ve çok ciddi elektrik faturaları ile karşılaşacak. Tabi bu faturalar da tarımsal ürünlere doğrudan misliyle yansıyacak. Özetle hem tarımsal ürün miktarında hem de fiyatlarında bizleri üzecek gelişmelerle karşı karşıyayız diyebiliriz.Her koşulda ve durumda su tasarrufunu gündeme getirmemiz lazım. Gerek içmesuyunda gerekse sulama suyunda tasarrufu ön plana çıkaran yaklaşımlar artık İzmir hatta Ege bölgesi için elzem çözümler olmaya başladı. Tarım için yüzeysel su varlığımızın %70'ini kullanıyoruz dolayısıyla tarımda yapacağımız en ufak bir tasarruf bize çok miktarda su kazandıracaktır. Kentsel bölgelerde yağmursuyu hasadı, sulama sahalarında su tasarruflu kapalı sulama sistemleri mutlaka ve mutlaka uygulamamız gereken çözümler haline geldi. Demirköprü barajı bizim için son derece önemli bir baraj, çünkü ileride nüfus artışımız böyle devam ederse bu barajdan içmesuyu alma ihtimalimiz kuvvetli görünüyor. O yüzden bu baraja İzmirliler şimdiden sahip çıkmalı. Tarımda artık kapalı devre sulama sistemleri tercih değil zorunluluk olmalıdır. Tüm havzalarımızda kim ne kadar su tüketiyor yakından takip edilmeli, gereğinden çok tüketen taraflar tasarruf için gereken finansmanı fazlasıyla üstlenmelidir"
DEÜ SUMER Müdürü Prof. Dr. Okan Fıstıkoğlu, 2021-2022 ve 2023 su yılının ilk yarısının kurak yıllar olarak tanımlamak mümkün olduğunu, nisan 2023'den sonra sulak bir dönemin başlangıcı olabileceğini belirtti.Açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Okan Fıstıkoğlu, "Bölgemizdeki yağışların yıllar arası gidişlerine baktığımız zaman yaklaşık 7 yılda bir kurak dönemler karşımıza çıkmaktadır. Bazen 5 bazen 8 yılda bir görülen kuraklık gidişini bölgenin yıllık yağışlarında izlemek mümkündür. 1999-2000 kuraklığından sonra 2007-2008 kuraklığı bölgedeki en şiddetli kuraklık iken 2016-2017 yılları yine ortalama yağışın altında yağış alan yıllar olmuştur. 2021-2022ve 2023'ün ilk yarısı ise bölgemizde arka arkaya kurak geçen nadir 3 yıldan birisidir. Umarız 2023 yılı kuraklığın son bulduğu yine Ekim 2023 den itibaren sulak bir döneme girilen yıl olur. Mayıs Haziran 2023 aylarındaki yağışlar umutlanmamıza vesile oldu. Aksi halde 2024 su yılının da kurak geçmesi bölgemizde ve Türkiye'de su kaynaklı ekonomik ve toplumsal sorunların gözlenebileceği bir yılın habercisi olacaktır. Çünkü 2024 yılının da kurak geçmesi hem içmesuyu hem de tarımsal amaçlı ihtiyaçlarımızın ciddi ölçüde karşılanamamasına neden olacaktır. Umarız kurak döngünün sonuna gelmişizdir ve 2023 Ekim ayından itibaren yeniden yağışlı bir yıla gireriz.Barajlar yıllar arasında düzenleme yapan su yapılarıdır. Bugün barajlarımızda 3-4 yıl önceki yağışlardan gelen suları depoluyor ve kullanıyoruz. Son 3 yılın kurak geçmesi Ege bölgesindeki barajlarımızda su seviyelerinin önemli ölçüde azalmasına neden oldu. Örneğin içmesuyu amaçlı Tahtalı barajını göz önüne alacak olursak geçen yıl %70 dolu olan baraj, bu sene %40 doluluğa sahip. Tahtalı barajı 2024 su yılına neredeyse boş girecek ve kendini toparlaması 3-4 yıl sürecektir. Bu nedenle ümit edelim ki önümüzdeki 2024 su yılı (Ekim 2023 den itibaren) sulak geçsin ve barajlarımız dolsun. İzmir'de içmesuyu açısından tehlikeli bir durum şimdilik görünmese de tarım açısından sulama barajlarımız alarm veriyor diyebiliriz. Çünkü bölgedeki pek çok barajımızda su seviyesi minimum doluluklara yakın. En büyük baraj olan Demirköprü barajımızda doluluk Nisan başında 0 (sıfır) mertebesindeydi, son Nisan ve Mayıs yağışları ile %19 seviyelerine ulaştı. Şüphesiz bu su ile yeteri kadar suyu verilmesi mümkün görülmüyor. Bu durumda çiftçilerimiz zaten çok derinlere çekilmiş olan yeraltı suyuna yüklenecek ve çok ciddi elektrik faturaları ile karşılaşacak. Tabi bu faturalar da tarımsal ürünlere doğrudan misliyle yansıyacak. Özetle hem tarımsal ürün miktarında hem de fiyatlarında bizleri üzecek gelişmelerle karşı karşıyayız diyebiliriz.Her koşulda ve durumda su tasarrufunu gündeme getirmemiz lazım. Gerek içmesuyunda gerekse sulama suyunda tasarrufu ön plana çıkaran yaklaşımlar artık İzmir hatta Ege bölgesi için elzem çözümler olmaya başladı. Tarım için yüzeysel su varlığımızın %70'ini kullanıyoruz dolayısıyla tarımda yapacağımız en ufak bir tasarruf bize çok miktarda su kazandıracaktır. Kentsel bölgelerde yağmursuyu hasadı, sulama sahalarında su tasarruflu kapalı sulama sistemleri mutlaka ve mutlaka uygulamamız gereken çözümler haline geldi. Demirköprü barajı bizim için son derece önemli bir baraj, çünkü ileride nüfus artışımız böyle devam ederse bu barajdan içmesuyu alma ihtimalimiz kuvvetli görünüyor. O yüzden bu baraja İzmirliler şimdiden sahip çıkmalı. Tarımda artık kapalı devre sulama sistemleri tercih değil zorunluluk olmalıdır. Tüm havzalarımızda kim ne kadar su tüketiyor yakından takip edilmeli, gereğinden çok tüketen taraflar tasarruf için gereken finansmanı fazlasıyla üstlenmelidir"