AKP döneminde yargının siyasallaşmasına ilişkin konuşan Yücel, “Hakim - savcı olmak için AKP’nin il ve ilçe teşkilatlarında görev yapmanın kriter olduğu; Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay Başkanlarının Cumhurbaşkanı ile çay toplarken fotoğraf verdiği bir ülkede yargı bağımsızlığından söz edilemez” dedi.
AKP DÖNEMİNDE YARGI SİYASALLAŞTIRILDI
Kürsüden AKP sıralarına seslenen Yücel, Osman Kavala, Can Atalay ve gezi sanıklarını da unutmadı: “Sizin döneminizde tutuklama bir tedbir olmaktan çıkarıldı, bir cezalandırma yöntemi haline getirildi. Gezi direnişinden suç çıkarma inadınız yüzünden suçsuz insanlar yıllarca hapiste tutuldu. Osman Kavala hakkında 18 Şubat 2020’de tahliye kararı verildi ama tahliye edilmedi çünkü aynı gün başka bir dosyadan hakkında yeniden tutuklama kararı verildi. AHİM’in Osman Kavala hakkındaki tutukluluğun son bulması gerektiğine dair kararı görmezden gelindi. Halkın oylarıyla milletvekili seçilmiş Can Atalay’ın milletin meclisine gelmesi Anayasa’nın 83’üncü ve 38’inci maddelerine açıkça aykırı bir şekilde engellendi. En sonunda da özel olarak oluşturulan ve görevlendirilen bir mahkeme tarafından gezi sanıklarına haksız ve hukuksuz cezalar verildi. Çünkü AKP yargıyı tamamen siyasallaştırdı.”
ADALETİN SİYASALLAŞTIĞI YERDE KİMSE GÜVENDE DEĞİLDİR!
Konuşmasında AB Komisyonu 2022 yılı Türkiye Raporu’na dikkat çeken Yücel, “Raporda hâkimler ve savcılar üzerindeki baskıların yargı bağımsızlığı üzerinde olumsuz bir etkisi olduğuna dikkat çekiliyor. Bu ülkede demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü, yargı bağımsızlığını savunan herkesin “Dünya Adalet Projesi Hukukun Üstünlüğü Endeksinde” 140 ülke içinde Türkiye’nin neden 116’ıncı sırada yer aldığını sorgulaması gerekiyor. Adaletin siyasallaştığı yerde, iktidar sahipleri dâhil kimse güvende değildir. Yargı mensuplarının baskı altına alınmak istendiği bir ülkede hiç kimse kendisini özgür hissedemez” diye konuştu.
YARGI PAKETİ DEĞİL, YARGIYI ELE GEÇİRME PAKETİ
Ekim 2019'dan Mart 2023'e kadar tam 7 Yargı Reformu paketinin Meclis’e getirildiğine değinen CHP’li Yücel, 7 yargı paketinin de reform değil yargıyı ele geçirme amaçlı olduğunu ifade etti ve sözlerine şöyle devam etti:
“Savunma hakkı dediniz sonra kalkıp baroları bölüp parçalayan, avukatları kutuplaştıran bir teklifi tüm baroların itirazına rağmen bu meclisten geçirdiniz. Üstelik kanun teklifinin görüşmelerinde, savunmayı temsil eden baro başkanlarını, avukatları önce Ankara’ya sonra da milletin meclisine sokmadınız. Adalete erişim kolaylaşacak dediniz, Anayasa Mahkemesi, son 10 yılda, 115 bin başvurudan 56 bininde “makul sürede yargılanma hakkının” ihlal edildiğine karar verdi. Yani bu ülkede adalet arayan her iki vatandaştan birinin adalete erişim hakkı ihlal edildi. Ceza adaleti sağlayacağız dediniz, yandaş kanallara kara propaganda yaptırıp, bağımsız haber yapmaya çalışan kanallara ceza yağdırdınız. Öğrencisinden sanatçısına, esnafından işçisine herkesi susturmak ve baskı altına almak için yargıyı kullandınız. A'dan Z'ye sözde yargı reform paketleri ile adım adım siyasallaştırdığınız yargıyı, AKP'nin siyasal amaçlarına araç yaptınız.”
SİYASİ YÖNÜ OLAN DAVALARDA TARAFSIZ VE BAĞIMSIZ YARGIÇLAR SÜRÜLÜYOR
Hukukun üstünlüğüne inanan, sadece anayasanın, yasaların ve hukukun gösterdiği yoldan yürüyen yargı mensuplarının da var olduğunu belirten Yücel, AKP’nin yargı bağımsızlığını savunanlara verdiği cezaları şöyle örneklendirdi:
“2023 yılı Yaz Kararnamesi’nden sadece iki örnek vereceğim. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin hakkında hak ihlali kararı verdiği Yargıçlar Sendikası Başkanı Karşıyaka Hâkimi Ayşe Sarısu Pehlivan’ı, isteği dışında Adana Hâkimi olarak görevlendirdiniz. Osman Kavala’nın tahliye edilmesi yönünde oy kullanan İstanbul Ağır Ceza Hâkimi Sercan Karagöz'ü de isteği dışında Ağrı’da hâkim olarak görevlendirdiniz. Bu görevlendirmeler, yürütmenin yargı bağımsızlığını ortadan kaldırmaya yönelik açık müdahalesi değil midir?”